İmparator ile Orman Bülbülü

orman bülbülü masalı
İmparator ile Bülbül Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Ülkenin birinde, büyük bir ormanın içinde bir bülbül yaşarmış. Bu bülbülün sesi çok ama çok güzelmiş. Şakıdığı zaman herkes kulak kesilip dinlermiş. Ama o ülkenin imparatoru, bülbülün varlığından habersizmiş.

Günün birinde durumu öğrenmiş, vezirini çağırmış:
— Ülkemde güzel sesli bir bülbül yaşıyor. Ama ben bunu yeni öğreniyorum.
Çabuk bulun, getirin o bülbülü bana.
Bu akşam sarayda bir konser vermesini istiyorum.
Demiş.

Bülbülün yerini vezir de bilmiyormuş.
Sormuş, soruşturmuş, ama kimse bülbülün yerini bilmemiş.
Neyse ki sarayın mutfağında çalışan küçük bir bulaşıkçı kız:
— Ben bülbülün yerini biliyorum, siz oraya götürebilirim, demiş.

Küçük kız veziri ve saray görevlilerinden bir bölümünü yanına alarak yola çıkmış.
Yarı yolda, bir inek ne, ne diye bağırmış.
Vezir:
— Ha, işte bülbül şakımaya başladı, demiş.
Küçük kız:
— Hayır, o bülbül değil, ona inek derler, demiş.

Sonra bir kurbağa, “vrak vrak” diye bir ses çıkarmış.
Bunu duyan muhafızlardan biri demiş ki:
— Bülbül bu olsa gerek!
Küçük kız:
— Hayır, o bülbül değil, ona kurbağa derler, demiş.

Neyse, uzatmayalım.
Sonunda bülbülün bulunduğu ağacın yanına gelmişler.
Vezir, İmparatorun bülbülü saraya davet edilmesi ricasını iletmiş. Bülbül kabul etmiş.
O gece saraydaki salonun ortasında, bülbülün konması için bir tünek yerleştirilmiş.
Bülbül güzel sesiyle şakımaya başlamış.
öttükçe coşmuş, coştukça ötüşmüş.
İmparator, bülbülün verdiği konserden çok hoşlanmış.

İmparator, bülbülü sarayda alıkoymuş.
Arada dışarı çıkıp dolaşmasına izin veriyormuş.
Ama kaçmasın diye ayağına ip bağlatmış.

Günlerden bir gün, komşu ülkenin kralı İmparatora bir armağan paketi göndermiş.
Bu paketten oyuncak bir bülbül çıkmış.
Oyuncak bülbül, tıpkı ormanda yaşayan bülbülüne benziyormuş.
Kanatları değerli taşlarla süslüymüş.
Bir de zembereği varmış.
Bu zembereği kurduklarında kuyruğunu sallayarak şarkı söylemeye başlarmış.
Ama yalnızca bir şarkı bilirmiş, hep o şarkıyı söylermiş.

Bir gün, her iki bülbülü de dinlemek istemişler.
Oyuncak bülbülü ve orman bülbülünü salona getirip dinletmişler.
Oyuncak bülbül şarkı söylemiş.
İmparator aynı şarkıyı tam 33 kez dinlediğinde sıkılmış.
Biraz da orman bülbülünü dinlemek istemiş.
Ama orman bülbülü fırsatı bulup kanatlarını açmış, açık pencereden uçup gitmiş.

İmparator oyuncak bülbülü dinlerken birden zembereği bozulmuş.
Oyuncak bülbül artık şarkı söyleyemez olmuş.

Gel zaman, git zaman; İmparator ağır bir hastalığa yakalanmış.
Günleri sayılıymış.
Akşamla sabah arasında ölecekmiş.
Son nefesini vermeden önce oyuncak bülbülden şarkı söylemesini istemiş:
— Hadi sevgili bülbülüm, şarkı söyle bana! demiş.
Ama oyuncak bülbülden ses çıkmamış.

Tam o sırada ormandan gelen bülbül açık pencereden içeri girmiş.
Hasta yatağında, uzanmış durumda olan İmparatora en güzel sesiyle, en güzel şarkılarını söylemeye başlamış. İmparator, bülbülün sesini dinlerken kendine geldiğini hissetmiş. Orman bülbülünden hiç gitmemesini, hep sarayda kalmasını istemiş.
Ama orman bülbülünün cevabı:
— Hayır, ara sıra gelirim, sana yine şarkılar söylerim. Ama özgürce yaşadığım ormanımı hiçbir şeye değişmem, demiş.
Ve uçup gitmiş.

Ertesi sabah sarayın ileri gelenleri İmparatorlarının öldüğünü sanarak odaya girmişler.
Ama imparatorları “Günaydın” diyerek ayağa kalkmış!
İyileştiğini görünce çok şaşırmışlar ve kırk gün kırk gece şenlik yaparak mutlu mesut yaşamaya devam etmişler.

Leave a Reply