Aslan, Eşek ve Horoz Masalı
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber, develer tellal iken, bir çiftlikte bir Horoz ile bir Eşek birlikte yaşarmış. Bu çiftlik sakinlerinin huzurlu bir hayatı varmış, ama her gün ormanın derinliklerinden gelen tehlikelerden habersiz değilmişler. Eşek gün boyu tarlalarda çalışır, Horoz da sabahları uyanır uyanmaz bütün çiftliği öterek uyandırırmış. Horozun sesi tüm köylülerin sabahları dinlediği bir melodi gibiymiş; ama kim bilebilirdi ki, bu küçük Horozun ötüşü, koca ormanın kralını bile korkutacak güçteymiş!
Bir gün, büyük bir açlık içinde olan ormanın kralı aslan, av ararken çiftliğin yakınlarından geçmiş. Eşeği görür görmez, onun sağlıklı ve güçlü olduğunu fark etmiş. “Tam bana göre bir öğle yemeği!” diye düşünmüş Aslan. Sinsi sinsi eşeğe doğru yaklaşmış, aklında eşeği tek bir hamlede yere sermek ve açlığını gidermek varmış.
Tam o sırada horoz, her zamanki gibi kendine özgü bir coşkuyla ötüşüne başlamış. “Ü-ürü-üüüü!” diye yankılanan bu ses, çiftlikteki herkesi uyandırdığı gibi, Aslanın da yüreğine korku salmış. Derler ki, bir aslanın en çok nefret ettiği şey bir horozun ötüşüdür, çünkü bu ses ona yabancı ve ürkütücü gelirmiş. Horozun sesi duyulur duyulmaz, aslanın içini bir korku kaplamış. Ne kadar güçlü ve korkusuz olursa olsun, bu ses onu korkutmuş ve aslan arkasına bile bakmadan, kuyruğunu kıstırıp büyük bir hızla oradan kaçmaya başlamış.
Eşek, aslanın kaçtığını görünce gözlerine inanamamış. Koca Aslanın, ormanların kralının, küçücük bir kuşun sesinden korkup kaçmasına öyle şaşırmış ki, kahkahalara boğulmuş. “Aslan gibi bir güçlü bir hayvan, küçücük bir horozdan mı korktu?” diye kendi kendine düşünmeye başlamış. Aslanın horoz sesinden korktuğunu görünce, eşeğe bir özgüven gelmiş,
“Benim sesim horozun sesinden daha gür çıkıyor, ben ondan daha güçlüyüm. Horozun sesinden korkan aslan, benim sesimi duyunca ödü patlar” diye düşünmüş. Bu düşünceyle, hiç tereddüt etmeden bağırıp çağırarak aslanın peşine düşmüş. “Ormanın kralını kovuyorum!” diye sevinçle dört nala koşmuş.
Ancak Eşek, haddini bilmeden ve aklını kullanmadan sadece cesaretle hareket etmenin tehlikeli olabileceğini hiç düşünmemiş. Aslan çok uzağa gitmemiş, bir süre sonra durup, neyin peşinde olduğunu anlamak için arkasına bakmış. O anda Eşeği görmüş. Kendisini takip edenin Eşek olduğunu fark edince, öfkeyle dişlerini sıkmış. “Bu kadarına da pes demiş. Bu cesaret de ne?” diye homurdanmış. Eşeğin yaklaştığını görünce, aniden geri dönmüş ve büyük bir hızla Eşeğe doğru atılmış. Zavallı Eşek, kaçma fırsatı bulamadan, aslan tarafından bir çırpıda yere serilmiş.
Eşek, aslanın bir anlık korkusuna aldanıp haddinden fazla cesaret gösterdiği için acı bir sonla karşılaşmış. Onun bu hazin sonu, sadece cesaretin değil, akıl ve temkinin de hayatta ne kadar önemli olduğunu anlatan bir ders olmuş.
Öğüt: Göründüğünden daha güçlü olduğunu sanmak, akıldan uzak bir cesarettir. Haddini bilmeden hareket eden, sonunda zarar görür.