Ben Aslında Bir Devim Masalı
Uzak şehirlerden birinde Veli adında küçük bir çocuk varmış. Veli ismindeki bu küçük çocuk gittiği her yerde “ben aslında bu kadar küçük bir çocuk değilim. Ben kocaman bir dev adamım.” diyormuş. Anne ve babası bu sözleri önemsemiyor gülüp geçiyorlarmış. Velinin arkadaşları da bazen ürkseler de onunla dalga geçip oyun oynamaya devam ediyorlarmış. Arkadaşları ne kadar dalga geçerse geçsinler veli kendisinin gerçekten bir dev olduğuna inanıyormuş. Bu yüzden de etrafına ve arkadaşları olan çocuklara zarar vermemek için oyuna çağrıldığında gitmek istemiyormuş.
Çünkü dev halinin ortaya çıkıp çocukları incitmesini ve onları üzmesini istemiyormuş. Ancak birçok zaman o çocuklar gibide küçük bir çocuk olmak ve o çocuklarla boş arazide oyunlar oynamak istiyormuş. Bazı zamanlarda bu oyun oynama isteğini yenemiyormuş. Koşup onlara katılıyor ve saatlerce dev olduğunu unutarak gönlünce oynuyormuş. Sonra yine dev olduğunu hatırladığında da arkadaşlarına bir zarar vermediği için kendi kendine mutlu oluyormuş.
Arkadaşlarına karşı da bu kadar hassas olabildiği için kendisini tebrik ediyormuş. Kolay bir şey değil tabi ki o devasa ellerle arkadaşlarını ebelemek, arkadaşlarının ellerini sıkarken onlara zarar vermemek hiçte kolay değil. Arkadaşlarına sarıldığında onların kemiklerini kırmamış olmak kendi adına büyük bir başarı tabi ki, arkadaşı olan o çocukları sarılıp öptüğünde yanaklarına zarar vermemiş olmak kolay bir iş mi sanki? Küçük Veli her gece yatağına uzandığında tüm gününü düşünerek hem kendiyle gurur duyuyor hem de oldukça güzel bir uyku uyuyormuş. Koca bir dev olup da insanlara zarar vermemek çok önemli bir konuymuş ona göre.
Günlerden bir gün yine mahallenin çocukları ile oyun oynamaya kaptırmış kendini. Küçük bir çocuk ceviz ağacına tırmanmış. Sonrada aşağı inmeyi beceremeyen bu küçük çocuk ağlamaya başlamış. Velinin arkadaşları “haydi Veli hani sen kocaman bir devdin indir onu aşağıya” demişler. Veli yukarı uzanmış ama bir türlü yetişememiş. Sonra tekrar uzanmış yine olmamış. Veli bir türlü çocuğu ağaçtan aşağıya indirmeyi başaramamış. Kendi de çok şaşırmış durumuna. “Neden böyle oldu ki” demiş kendi kendine. “Ben aslında kocaman bir devim. Böyle olmamalı ” demiş.
Diğer çocuklar dalga geçer gibi “sen bir dev değilsin. Dev olan biri hemen çocuğu ağaçtan indirirdi.” derler. O zaman Veli bu duruma sevinsin mi ağlasın mı bilememiş. Annesi ile babasına anlatmış. Onlarda ” bak demek ki bir dev değilsin. O zaman arkadaşlarınla daha rahat oynayabilir ve istediğin kadar gezebilirsin.” demişler. O da artık kocaman bir dev değil de küçük bir çocuk olduğunu anlamış ve bu duruma alışmaya çalışmış. Bir kaç gün içerisinde de alışmış zaten dev olmadığına. Arkadaşları gibi sıradan ve mutlu bir çocuk olmaya başlamış. Arkadaşları da velinin doğruyu anlamasına sevinmişler ve onu daha çok aralarına almışlar. Eskiden söylenen şeyleri daha fazla konuşmamışlar. Bazı zamanalar Veliye takılsalar da çok fazla Velinin üzerine gitmemişler.
Günler geçmiş Veli iyice dev olduğunu unutmuş ve oyun oynarken biraz oyunun dozunu kaçırmış. Arkadaşlarını öperken onlara sarılırken daha sert olmaya başlamış. Artık arkadaşları ile eşit olduğu için çok fazla nazik olmasına gerek yok diye düşünüyormuş. Çocuklar bu sertlikten şikâyetçi olup Veliyi anne ve babasına şikâyet etmişler. Annesi ve babası Veliyi uyarınca veli yine düzelmiş. Çünkü arkadaşlarını kaybetmek üzereymiş. Aradan uzun zamanlar geçmiş mevsimler mevsimleri kovalamış. Veli çok büyümüş. En sonunda dokuz yaşına basmış. Arkadaşları ile iyi geçinse de arada sırada haylazlıkları da olmuyormuş değilmiş. Anne ve babası uyarınca hemen düzeliyor ama biraz zaman geçince yine o yaramazlıkları yapıyormuş. Hem yaramaz hem uslu birçok özelliği olan bir çocuk olmuş.
Günlerden bir gün arkadaşları ile elim baş oyunu oynuyorlarmış. Her tarafı toz içindeymiş. Oyun oynayan arkadaşlarına görünmeden ortadan kaybolmuş. Arkadaşları da Velinin nereye kaybolduğunu merak etmemişler. Çünkü onun kaybolduğunu bile fark etmemişler oyun telaşından. Saat baya geç olmuş. Eve gitmesi gereken çocuklar bir türlü eve gitmemek için direniyorlarmış. Sonra birden misket oynayan çocukların arkasında bulunan moloz yığınlarının ve yıkıntıların arkasından devasa bir şey çıkmış ortaya. Çocuklar çok korkmuşlar. Kafası insan kafasına benzemiyormuş, vücudu da çok acayip bir haldeymiş, ne insana benziyormuş ne de hayvana benziyormuş. Çocuklar bağrışmaya başlamışlar.
Etrafta bas bas bağırarak “imdattt bu bir dev” demeye başlamışlar. Hem korkuyorlar hem de bu devi görmek için birbirileri ile yarışıyorlarmış. Daha küçük olan çocuklar korkularından altlarına bile kaçırmışlar. Anneler kocaman sopalarla ve küreklerle aşağıya inmişler. Amaçları devden çocuklarını korumakmış. Devin üzerine doğru ellerinde sopalarla koşturmuşlar. Dev kükreyince hemen terliklerini bile arkada bırakarak geri geri kaçmışlar. Artık herkes çok korkmuş. Ağlaya ağlaya kaçışmaya başlamışlar. Birden bire dev ne olduysa hemen ortadan kaybolmuş. Kimse nasıl kaybolduğunu anlamamış bile. Nereye gittiğini nasıl gittiğini gören olmamış. Birden bire ortaya çıkan o koca dev yine birden bire ortadan kayboluvermiş. Tabi ki bu koca dev küçük Veliden başkası değilmiş. Uzun sopaları geçirmiş ayağına birde büyük bir çuval giymiş. Olmuş mu sana kocaman bir dev.
Onun amacı da dev olmak nasıl bir şeymiş merak etmektir. Ondan böyle bir şey yapmış. Çocukken kendini dev sanmasının sebebi de kendisinin de devlerden korkuyor olmasıymış. Bugün gerçekten devam görse o da korkarmış. Yatağına uzandığı yerden yaptığı şeyi düşünüp gülümsemiş. “Artık dev diye bir şey yok. O dev nasıl olsa bendim. İyi ki de bendim. Artık ben bile korkmuyorum devlerden” demiş. Böylece devlerin olmadığını kendisine bile ispatlamış. Yatağında huzurlu ve mutlu bir uykuya dalmış.